
Bildiğimiz gibi Yusuf sûresinin bir bölümünde, iki mahkum ve Yusuf aleyhisselamın aralarında geçen olayları anlatırken onların rüyalarından bahseder. Biri rüyasında şarap sıktığını, diğeri ise başından kuşların yediğini gördüğünü söyeyerek bunların yorumunu sorarlar. Hz. Yusuf, Allahın izni ile birinin zindandan kurtulup efendisine hizmet edeceğini, diğerinin ise asılarak beyninin kuşlar tarafından yenileceğini, rüyalarının yorumunun bu olduğunu kurtulacak olana ise çıkınca efendisinin yanında kendisini anmasını söyler. Sonrasında biri kurtulur diğeri ise asılır ancak kurtulan mahkum efendisinin yanında Yusuf aleyhisselamdan bahsetmesi Allah tarafından ona unutturulur. (Kurtulan mahkumun Hz. Yusufa verdiği sözü unutmasının sebebi Yusuf aleyhisselamın kurtulmak için kraldan şefaat umması yüzünden olduğu rivayet edilir.) Hz. Yusuf zindanda bir süre daha kalır ta ki kralın gördüğün rüyayı yorumlayacak bir yorumcu bulamayıp, hizmetçisinin Hz. Yusufa verdiği sözü hatırlamasına kadar.
Kurtulmak için Allahtan başkasından yardım beklemek hatasına fani olduğumuz için defalarca düşüyoruz. Kuranda buna benzer nekadar çok örnek var Sübhanallah imanımızı tazelemeye tövbe etmemize rehber olsun inşallah.
Hz. Yusuf'u kuyuda bırakıp herşeyin bittiğini düşünerek ayrılan kardeşleri onun Allahın izni ile oradan kurtarılıp aziz olacağını bimliyorlardı. Öğrenip tövbe etmeleri, utanıp sıkılmaları yıllarca süren imtihanları sonrasında kardeşlerinin huzuruna buğday almaya gittiklerinde, Yusuf aleyhisselamın durumlarından kendilerine haber vermesi ve onları affetmesi ile oluyordu. Onlar merhamete nail oldular peki ya Firavun? O da Hz. Musa ve kavmini kıstırdığını onların kaçacak yerinin kalmadığını düşünmüş peşlerine düşmüştü. Bir tarafta deniz diğer tarafta Firavun ve ordusu.
Firavunun gücü kuvveti kendisinden bilmesi kıstırdığını düşündüğü Musa ve kavmine zülmedeceği anda Allahın yardımıyla yolun sonu gibi görünen denizin ikiye yarılıp yol oluşu Firavun ve beraberindekilerinin helak olacakları son olmuştu.
Kehf Ashabı için de, peşinde olanlar mağaraya sıkıştırdıkları gençlerin üzerlerine taş ördükten sonra herşeyin bittiğini düşünmüşlerdi. Göz açıp kapadıkları süre sonunda kaçtıklarına uğrunda herşeyi göze aldıkları davaları galebe çalmış yeni bir dünyaya göz açmışlardı.
Şimdi şu mübarek ayda, herkesin bildiği Kuran'dan okuduğu bu kıssalardan aktarmaya çalıştığım şey;
"Biz bitti demeden bitmez" diye bir sözün söylenip durduğu şu günlerde, sözü söyleyen fanilerden ziyade kime ne kadar yakışıp yakışmadığını apaçık ayetleriyle bize anlatıp, gösteren hatırlatan hüküm sahibine şükretmeyelim de ne yapalım ? Bu sebepten bizim için; "Gayret bizden tevfik Allahtan." sözü sanırım daha iyi. Yine de bizim için en doğrusunu bilen Allahtır biz bilemeyiz.
Misafir