
İran sineması denince akla gelen en önemli isimlerden olan Mecid Mecidi’nin yedi yıl üzerinde çalıştığı (çabası takdire şayan) son filmi Efendimizin çocukluğunu anlatan “Hz.Muhammed (sav): Allah’ın Elçisi” büyük tartışmalara konu olmaya devam ediyor. Hollywood standartlarında çekilmiş, 30 milyon dolarlık büyük prodüksiyon olması ve Çağrı’dan sonraki en ciddi iş gözükmesi hasebiyle Mustafa Akad’ın “Çağrı” filmiyle karşılaştırmalar yapılması da zaten işten bile değildi. Ancak yapım, Çağrı’dan birçok yönüyle ayrılıyordu. Hatta filme Diyanet’in bile destek verdiği yönündeki iddialara, Diyanet tarafından yalanlama gelerek filmin yanlışları ortaya konuldu.
ŞEKLEN GÖSTERİMİ VAR
Filmin en baş problemi Alemlere Rahmet Efendimiz Hz.Muhammed (sav)'i yüzü olmasa da şeklen gösterilmesiydi. Yani, Efendimizin rolünü oynayan birinin var olmasıydı. Oysaki, hepimizin bildiği gibi Çağrı filminde kesinlikle şeklen bile gösterimi yapılmamıştı. Bu filmde Efendimiz Hz.Muhammed (sav) seslendirilmemiş, konuşmaları altyazı olarak verilmiş. Bu açıdan çok iyi gözükse de, merak ediyorum altyazıların tamamı hadis-i şerif mi?
Filmde Efendimizin validesi Hz.Amine ve süt annesi Hz.Halime’nin gösterilmesi de gayet sıkıntı oluşturacak unsurlardandı. Çünkü, hepimizin bildiği gibi anne-oğulun birbirine şeklen benzeyen yanlarının olması gayet normaldir. Hristiyanları da filme çekmek için Hz.Amine’nin Hristiyan filmlerindeki Hz.Meryem’e benzetilmeye çalışılması da gözlerden kaçacak cinsten değildi.
ŞİA ANLAYIŞI YANSIYOR
Film; imanlı öldüğü ihtilaflı olan Efendimizin amcası, Hz.Ali’nin babası Ebu Talib’i müslüman olarak, Mekkenin fethinden sonra müslüman olan Muaviye’nin babası Ebu Sufyan’ı ise azılı müşrik olarak, Efendimizin dedesi Abdülmüttalib’i tevhid ehlinden gösteriyor. (Daha hassas davranılabilirdi) İşte Şia anlayışının filme yansıması da burada beliriyor. Maalesef üç halife’nin bile Hz.Ebubekir (r.a.), Hz.Ömer (r.a.), Hz.Osman (r.a.) filmde adları geçmiyor. Yahu el insaf! Efendimizin Ravzasında kabr-i şeriflerinin yanındaki kabirlerde Hz.Ebubekir (r.a.), Hz.Ömer (r.a.) yok mu?
Peygamberlikten beş sene önce olması gereken mağaraya inzivanın Efendimiz küçük yaştayken gösterilmesi, yine Efendimizin gözünden Kabe’nin altın olarak parıldamasının gösterilmesi, Mağara ve Kabe’nin “Muhammed” diye seslenmesi gerçekten bana mizansen adına ilave edilmiş hissiyatı verdi.
SAHİH KAYNAKLI OLMAYAN SAHNELER
Filmde uzun sahneler arasında yer alan denizden karaya balık yağdırma sahnesinin de sahih kaynaklı olmadığı yönünde hemfikir olunduğu söyleniyor. Özellikle film, Hz.Muhammed (sav)’i Hristiyan anlatı tarzı olan peygamberlik delili sayılan mucize’nin çokça yer alması, İslami anlatı tarzını daha çok benimsemiş Çağrı’da çok az yer alıyordu. Çünkü, İslamiyette mucizeler Mesajın önünde değildir.
Filmin müzikleri ise; İslamik film için ilginç bir yapıda, yer yer klisedeki ayin müziği kıvamında, yer yer koro halinde kadınlar tarafından seslendirilerek yapılmış. Unutulmaz Çağrı müziklerinin yanında kalite olarak çok da etkileyici olduğu kanaatinde değilim.
ETKİLEYİCİ FİL VAKASI SAHNESİ
Filmin bunca sıkıntısına rağmen, iyi yönleri de tabii ki yok değil. Çok etkileyici olarak çekilmiş, filmdeki en başarılı performansa imza atmış Arash Falahat Pisheh’in oynadığı Ebrehe’nin Fil Suresi’ne konu olan Fil Vakası sahnesi adeta kültleşecek gibi duruyor. Ebabil kuşlarına selam olsun!
DİYALOG ETKİSİ HİSSEDİLİYOR
Sinematografik açıdan, film atmosferi ve tekniği açısından özellikle İslami tebliğde görüntünün önde olduğu çağımızda gayet iyi kotarılan yapım, önce şia etkisini, sonra da hristiyan ve yahudilere diyalog etkisini fazlasıyla hissettiriyor. Yer yer ağır temposuna ve üç saatlik uzun süresine rağmen, İslamiyeti bilmeyen insanlar için olumlu etki bırakabilecek bir yapıda gözüken film, İslam tarihini bilmeden izleyen müslümanlar içinse yanlış bilgilendirmeden kaynaklı tartışmalı bir tesir bırakabilecek yapıda gözüküyor. Kısacası her yönüyle bir Çağrı değil kanaatimce..
Müstehcen içerikli yapımların kol gezdiği günümüz sinemasındaki serbestlik düşünülürse, filmi yasaklamaya çalışmak ne kadar doğru?
Kırmızı çizgilerin belli ölçüde aşıldığı ve tam olarak doğru İslam tarihi anlayışı oturtulmamış yapımı algısal olarak çocuklara izlettirmek ne derece doğru?
Efendimizin rolüne girmiş birinin yüzü hariç gösterilmesi ve İslam tarihi ile uyuşmayan sahnelerin olduğu yapımın üçleme olduğu düşünülürse, ikinci ve üçüncü filmler kim bilir daha ne çok problemler içerecek ve çalkantılara sebebiyet verecektir. Bu açıdan düşünürsek ülkemizden neden büyük prodüksiyonlu sünni anlayışa sahip bir yapım çıkmıyor?
Günümüz dünyasında ayyuka çıkmış İslamofobi’ye karşı bir panzehir olabilir mi?
İslâm'ı protestanlaştırmaya yönelik bir projenin ilk ayağı olabilir mi?
Bu filme gidilmeli mi, gidilmemeli mi? Seyredilmesi faydalı mı? İtidalli mi olmalı?
Bu konuda yorum yapmadan, yazdıklarıma istinaden yorumu size bırakıyorum..
***
Hz.Muhammed (SAV): Allah’ın Elçisi / Muhammad (SAV): The Messenger of God
Yönetmen : Majid Majidi
Oyuncular:
Sareh Bayat Rolü : Halimah
Mina Sadati Rolü : Aminah
Mahdi Pakdel Rolü : Abu Talip
Ali Reza Shoja-Nuri Rolü : Abdul Muttalib
Mohsen Tanabandeh Rolü : Samuel
Dariush Farhang Rolü : Abu Sufyan
Siamak Adib Rolü : Hanatte
Türkçe Dublaj:
Gülen Karaman Rolü : Halimah
Aysun Topar Rolü : Aminah
Zeki Atlı Rolü : Abu Talip
Levent Dönmez Rolü : Abdul Muttalib
Bora Sivri Rolü : Samuel
Nüvit Candaner Rolü : Abu Sufyan
Misafir