Darwinistler "Doğal Seleksiyon" fikrini zikrederken, doğadaki zıtlıkların ve çatışmanın paradoksundan (ki, soy tüketicilik bir paradokstur) bahsederler; bunu da "tesâdüfen oluştuğuna" inandıkları canlıların, "seçkin/güçlü olanlarının varlığını sürdürdüğü, diğerlerinin ise yok olup gittiği" izahâtına bağlarlar.
Oysa ki şunu bilmezler; Doğada zıtlıkların paradoksu değil, bilâkis uyumu söz konusudur. Meselâ "Simetri" de ve "yaratılanların çiftler halinde yaratılmış olmasında" olduğu gibi. Yani, sağ ve sol; erkek ve dişi; yüksek ve alçak; artı ve eksi; sıcak ve soğuk; siyah ve beyaz; yakın ve uzak; karanlık ve aydınlık; yaş ve kuru; eski ve yeni v.b. İşte tüm bunlar Allah'ın yarattıklarını "çiftler halinde" yaratmış olmasına birer örnektir ve burada zıtlıkların çatışması/paradoksu/ yıkıcılığı/soy tüketiciliği değil, aksine "HEDEFİ ÖNCEDEN/İLK YARATILIŞTA BELİRLENMİŞ OLAN" zıtlıkların (çift olanların) uyumu/insicâmı söz konusudur. Hatta fizîki bir çatışma bile aslında bir uyumdur/uyumu hedefler. (Hayvanlarda erkek cinslerinin birbiri ile çatışması veya kuşların tarla farelerini yemesi gibi - yani ekolojik uyum/denge sağlayıcıdır ve soy tüketmeyi getirmez yada hedeflemez; aksine soyların istikrar içinde devamını sağlar).
"Her şey zıddı ile kâimdir". Hikmet ise, zaten burada gizlidir. Yoksa "kör çatışmadan" yada "kör mutasyondan", "TEKÂMÜLE" yol yoktur.
Ahmet LALBEK / 29.05.2016
Misafir