
Son günlerde çok konuşuluyor; DEİST/DEİTİZM
Nedir bu? Ne olacak! Batı kaynaklı, sıradan ve sallamasyon izm'lerden biri. Dinler insanlara, Yaratıcı'nın buyruğunu/emirlerini öğütler ve bunu şart koşar ya! İşte bu emirleri kabul etmek istemeyenlerin, vicdanlarını susturmak için nefislerinden icâd ettikleri/uydurdukları, "VAR OLAN, ANCAK HİÇBİR ŞEYE KARIŞMAYAN BİR TANRI ANLAYIŞI" dır bu. Yani ateizmin biraz "ehilleştirilmiş" hali. "TANRI VAR" derler, fakat ne peygamberlere, ne kitaplara, ne melek ve cinlere hiç birine inanmazlar. Onlara göre TANRI hiçbir şeye karışmaz, hatta doğaya bile bir müdahalesi yoktur, yaratmış ve öylece bırakmıştır. Yani kafalarındaki Tanrı'yı doğaya bile karıştırmazlar; ola ki hükmü kendilerini de kapsar.
Şimdi bu zoraki/uyduruk inancın ortaya çıkmasının psikolojik nedenlerini hissedebiliyor musunuz? Tanrı'nın hükmünü ve iradesini kabul etse, yükümlülük altına girecek; üstelikte dünyalık heva, heves, tarz, fikir, kanaat, yol, yöntem ne varsa bunlardan vazgeçmek ve Yaratan'ına ibâdet etmek durumunda kalacak yada kısa yoldan, "... tamam kör değiliz, bu evrenin mutlaka bir yaratıcısı var fakat 'kimdir, nedir, ne ister' bilinemez, bu nedenle bizim zihnimiz (onlar akıl diyorlar) bizi nereye götürürse, doğru olan da zaten odur." deyip sıyrılacaklar. İşte olayın psikolojik altyapısı tamamen bu.
Bir grup, hadis ve sünnet inkârcısının psikolojik altyapısı da aynen bunun gibi.
Zaten sonları da genellikle böyle oluyor. Çünkü bir aşamadan sonra, Kur'an'ı da yavaştan yavaştan, ucundan köşesinden inkâr etmeye, saygısızlaşmaya başlıyor ve onu hayat/hüküm sahasından tamamen çıkarmaya çalışıyorlar. Nihayetinde bir çeşit "UCÛBE/ATEİST" olup çıkıyorlar.
Ahmet LALBEK/ 02.06.2016
Misafir