
EY FAKİRLER!
Saat gecenin bilmem kaçına geliyor. Herkesler kabuğuna çekilmiş uyku bile uykuda... Düşündüğüm tek bir cümle var : El-fakru fahrî ve bihî eftahiru. Düşünmeme sebebiyet veren hafzalamı meşgul eden onca şey varken neden bu cümle?
” Fakirlik benim övüncümdür. Ben onunla iftihâr ederim.” Muhaddis değilim hadîs-i şerif ne cihetle hangi minvalde denmiş orasını bilemem fakat gönül zenginliğinden söz etse gerek. Şerhini yapmaya ne ilim dayanır ne de gönül dayanır.
Maveraya yolculuk için dehlizlerden kurtulmanın yolları vardır. Bunların en büyüğü nefstir. Bundan dolayı nefsi aşarsak fakirliğe ulaşabiliriz. Fakirlik dediğimizde her zaman olumsuz anlamayalım. Rabbimiz bize fakirlik gibi bir nimet vermiş. En büyük zenginlik aslında fakirliktir. Bizler ne kadar fakir kalırsak yani ne kadar yalnız kalırsak Allah’a bir o kadar yaklaşıyoruz. Neyseler, keşkekler ve daha neler neler… Bunu yakınlık-uzaklık olarak da algılayabiliriz. Uzaklık dediğimiz zaman fiziki uzaklığı algılamamız gerekiyor. Mesela; nefis içimizdedir ama bize uzak olmalıdır ve gönül de içimizdedir bize dost olmalıdır der Savaş abi.
Bizler zengin miyiz fakir miyiz?
Bu sorunun cevabını asla öğrenemeyeceğiz. Maddi olarak denilmediği aşikar. İç alemimizin bizlere açtığı kapılardan girmek gerek. Masivayı geçip ‘Bir’ ile olmaktır niyet.
Nerde o yürek?
İnsanın benliğinde kaybolması!
Fakirliğe talibim diyenlerin yüreği dağınıktır. Toparlanması zaman alacaktır. Ama toparlanacaktır.
Çünkü ben de FAKİRLİĞE TALİBİM…
Ves’selam...
Muharrem Morkoç
Misafir