Osmanlı İslam Devleti bakiyesi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1923 yılında yeni kurulacak olan devletini ilan ederken, her şeyi ile Batıya Bey’at edeceğinin garantisini Lozan antlaşmasında vermiş bulunuyordu...
Viyana kapılarını zorlamış olan Osmanlı İslam Devletinin korkusu, Hristiyan Batı âlemini çok korkutmuş ve Osmanlının yıkılması için yüz yıllar boyunca her türlü fitne ve desiseye başvurmaktan geri durmamışlardır...
Batı dünyası, yüz yıllardır süren “Osmanlı ile nasıl mücadele edebilirim” kaygı ve korkularını artık geride bırakmış ve 20. yy’la “Osmanlı Devletinin yıkılmış veya durdurulmuş” halini görerek, yeni işgal edeceği coğrafyaların hesabı ile meşgul olmaya başlamıştır...
Seküler bir zemin üzerine kurulmasına müsaade edilen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, bir daha başlarına yeni bir Osmanlı tecrübesi açmaması için her türlü şey düşünülmüş ve hayata geçirilmişti...
Hristiyan Batı, Cumhuriyet rejiminin yeni kadrolarından Lozan’da verilen Bey’at’larının gereğini yerine getirmelerini bekler ve çok geçmeden kanlı inkılap ve devrimler yaşanmaya başlar...
Saltanat kaldırılır, Hilafet ilga edilir, medreseler, türbeler, tekke ve zaviyeler kapatılır, harf inkılabı yapılır, Şer’i hukuk kaldırılır yerine Hristiyan Batı hukuku getirilir, İbadet dili değiştirilir, Camiler hızlı bir şekilde kapatılır veya yıkılır, Laiklik anayasaya bir yaşam tarzı olarak geçirilir v.s. v.s
Yapılan her devrim, Batı’ya verilmiş olan Bey’at’in adeta bir taahhüdü gibiydi!
Batı, Lozan’ın çocukları üzerinden, Hira’nın evlatlarından yüz yılların intikamını almak istiyordu...
1923 – 1950 yılları arası, Osmanlı tebaasının her alanda tam bir travma geçirdiği Dönemin adıydı artık...
Demokrat partinin 10 yıllık iktidarı ve icraatları, Lozan antlaşmasında verilen taahhütleri zorlamamasına ve ihlal etmemesine rağmen, 1960 darbesi gerçekleşti...
1960 darbesinin gerekçesi ne 18 yıl aradan sonra okunan Arapça ezânlar, nede bir kaç camiinin açılması, Lozan’ı ihlal eden hususlar değildi...
Ama bu ve benzeri şeyler Olimpusun çocuklularını tedirgin etti. 1960 darbesi ile en ufak sapmalara dahi balans ayarı verildi...
İslam’ın siyasi alanda etkisini hissettirmesi, 1980 ve 1997 de gerçekleşen 28 Şubat darbesini hazırladı...
Her darbe, aşınan Lozan antlaşmasının tazelenmesi anlamını taşıyordu...
2003 yılında iktidara gelen Ak Parti iktidarının da aslında ne Batı ile nede Lozan ile bir problemi vardı...
Batı ile gayet uyumlu, Avrupa Birliğine girmek için canhıraş bir şekilde çalışan, batılılaşma eğilimi ve Temâyülünün zirve yaptığı dönemlerdir 2003 ila 2009 yılları arası...
•İlk ciddi ihlal...
Davos’ta ki “wan minute” çıkışı ile, istemeden de olsa Lozan antlaşmasını ihlal ediyoruz!
Ülke üzerindeki dini baskıların tedricen ber taraf edilmesi, Üniversitedeki Başörtüsü yasağının kaldırılması, olimpus dağının çocuklarını artık ciddi bir şekilde tedirgin ediyordu!
Türkiye’yi ulus devlet yalanları ve masalları ile büyüten Batı’nın, Türkiye’nin verdiği ümmetçi reaksiyonlar ve faaliyetler, Batı’ya artık asırlık düşmanı Osmanlıyı hatırlatıyor!
Artık Türkiye haddini aşmış ve Lozan antlaşmasının sınırlarını fazlası ile ihlal etmişti!
17/25 aralık polis ve yargı darbesi ile, tereyağından kıl çeker gibi bu defteri kapatmak istediler ama olmadı!
Batı’nın âleni bir şekilde destek verdiği “Gezi Ayaklanması” da bir işe yaramadı. Nede çok umutlanmışlardı!
Çatı aday Ekmeleddin ihsanoğlu ise tam bir hayal kırıklığı olmuştu!
•Fiili işgal...
Kimsenin beklemediği bir şey oldu ve 15 temmuz darbe girişimi gerçekleşti!
Darbe, milletin mukavemeti ile akâmete uğratıldı...
Böylece 15 temmuz darbe girişimi ile, Olimpusun çocukluları Hira’nın evlatlarına karşı ilk büyük yenilgilerini tatmış oldular!
15 Temmuz 2016 tarihi, Lozan’ın fiili olarak çatırdadığı tarihin adı oldu!
Yazımızı, Reisi Cumhurun 15 temmuz darbe girişiminden 2 ay sonra, Lozan ile ilgili sarf ettiği tarihi bir meydan okuma ile bitirelim...
Reisi Cumhur: “1923'te Lozan'a razı ettiler. Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’la verdik.”
Yaklaşıyor yaklaşmakta olan...
Yaklaşıyor yaklaşmakta olan...
(Resim, ismet İnönü’nün Lozan antlaşmasını haber yapan bir gazeteye ait)
Misafir