Neresinden başlıyoruz hayatın? Elimizdekileri kaybetmekten mi yoksa yeni nefes kazanmaktan mı? Doğru ya da yanlışı nerde aramak gerek? Böyle binlerce soru daha... Bazen anlamlı bazen anlamsız cevaplar eşliğinde sürüp giden bir arayış. Ama bu arayışı durduran ve sorgulamayı sorgulatan bir gerçek, ÖLÜM. Ne zaman tanımak gerekiyor ölümü. Ve hayatın vazgeçilmez, dünyanın insanlar tabiriyle dengesini sağlayan bu gerçeği. Küçük yaşta tanışınca büyüdüğünü zannettiğinde daha mı kolay geliyor? Küçük yaşta tanışmak kolay mı? Nerede ve ne zaman olursa olsun kolayı olmayan ve cümleleri birer birer çıkmaza sokan bu ateş. Sana ait olmayan bir nefesi kaybetme korkusu. Hayatın sorgulamasının sorgulandığı nokta. Bitiş kimine göre başlangıç. Küçük çocukları kandırırcasına gökyüzü ya da. Hani hep öyle derler ya ordan izliyor seni diye. Kim sordu peki o çocuğa izlemesini değil yanında olmasını istediğini? Sorulmaz bazı sorular. Cevabı olmayan sorular da ölüm gibi sorgulanmaz. Kaç günlük ki bu dünya. Ayrılığa değmicek kadar kısa ömür. Ha şu zamana bırak yalanını da bırakın. Zaman ölümü kovalar unutmayın. Hanımlar beyler ölümün olduğu şu dünya bozuntusunda ayrılığa son verin.
Misafir